27 Haziran 2010 Pazar

Hocam Ne Yaptın Sen Ya

ÜÇ İKİ BİR KAYIT.....Hocam ama ben size söyledim, bu soru oradan çözülmez diye. Siz o öyle olmaz böyle olur dediniz ama bana. Sizi kınıyorum, her neyse gelelim bana. Ben küçükken uzaylı adamlar çizermişim kağıtlara, ta o zamanlardan belliymiş demek ki ilme, irfana kendimi adayacağım. Gerçi ne alakaysa, her uzayla uğraşan ilimle irfanla mı uğraşıyor, ukala arkadaş kitlemin "Hiç valla!" deyişlerini duyar gibiyim şu an. Akıllım ben gözlerim açık doğmuşum. Ha buradan nereye bağlayacaksın dersen, gözüm açıktır demek istedim sadece, bakınız eş anlamlısı: "Salak değilim lan ben!" Bağırmak istememiştim ama birden geldi işte öyle. Velev ki, çocukluk dönemimde ailemin de tıpışlamasıyla müziğe başladım, zorla helvacıoğlu flütlerini çaldırıp, her şarkıdan sonra da alkışlarlardı, bu arada ben de anlamsız eblek bir şekilde gülümserdim. Helvacıoğlu'nu hep merak etmişimdir. Ne ayaksın oğlum sen, gidip helva yapsana birader. "Soyadının hakkını ver!!" Derdim. Ama doğru değil mi hangi adamın aklına blok flüt yapmak gelir ki. Her neyse, yattık kalktık, yattık kalktık günler geceleri kovaladı ve ben gitara başladım sonra ben de zamanımın gençliğine uyup şiirler, şarkılar, türküler besteledim, (türküler kısmı külliyen yalan) baktım adeta ışıl ışıl parlıyorum , bari insanlar da beni dinlesin dedim. İşte (http://www.myspace.com/mrgududu) burada ondan dolayı bulunuyorum. Arada dinleyin beni, "Hee iyi yapmış valla!" deyin, mutlu edin beni. Bu arada sabahları aniden uyandırılmayı hiç sevmem, hiç gerçi uyandırılmasam da ben aniden uyanırım! Konuyu özetlemek gerekirse " Kahrolsun sabahları çalıştırılan, süpürge, çamaşır makinesi v.b..."....KESTİK

9 Haziran 2010 Çarşamba

Anahtarsız Mavi Zindanlar

ÜÇ İKİ BİR KAYIT.... Anlamak için düşünmeye gerek yok, düşünmek için yargılamaya da gerek yok. Sözcüklerini birleştirmek için zekanı kullanıyorsan ne ala ancak konuşmak için, yumruklarını konuşturuyorsan çok yazık.Günler geçer büyürsün, ayakların ellere düşer, eller üstündeki bedenin de ayaklara düşecektir. Bunları bir bir yaşarsın, pişmanlıkların da olur, arada bir de ağlarsın. Tüm bunların yanında sırtında biriken yükler olacaktır, onları çantanda taşırsan, daha da artacaktır, büyüyecektir o çantanın hacmi. Bir gün bir olta takılacaktır ardından, çekecektir seni okyanusun diplerine, özlediğin o maviliklere, ancak okyanus mavisinin içerisinde bu sefer gökyüzü mavisini özleyeceksindir. Maviye özlemin her gün daha da değişecektir. Ona aşık olacaksındır, hapsedecektir seni en bilinmezliklerin içerisine. Öyle zamanlar olacaktır ki o maviliklerin içerisinde kimi zaman köpek balıklarından kaçarken, kimi zaman da mercanların üzerine uzanıp huzuru bulacaksındır, ancak hepsi mavinin altında gerçekleşektir. Hiç bir zaman maviye yukarıdan bakamayacaksındır. Çünkü bir kez takılmıştır olta ağzına. Sonra bu her aklına geldiğinde tekrar ağlamaya başlayacaksın.... KESTİK